24 Aralık 2009 Perşembe

Günün Hikayesi

Arkadaşımdan gelen bir hikaye.
Bilmiyorum beni neden bu kadar etkiledi.....
Buyrun bakalım size okuyun.

ODTÜ İşletme'nin deli ama çok bilge, hem en sevilen hem en nefret edilen profesörü Muhan Hocanın Strateji Yönetimi dersinin ilk saati öğretim üyelerinin bile katılımıyla geçer ki her senesi ayrı ilginçtir. Derslerinden birinden bir anekdot: Muhan Soysal tepegöze bir Picasso resmi koyar. Herkes bakar bakar ama tarzı zaten kübik olan sürrealist resimde sanatla fazla ilgilenmeyenlerin anlayabileceği çok az şey vardır. Bozuk perspektifli bir oda, sarı uzun saçlı yaratığa benzeyen bişey. Etrafında başka yaratıklar, yerde yine bir yaratık ve arkadaki şekli bozuk içi parlak dikdörtgenin içinde başka bişeyler daha.


5-10 dakka hiçbişey söylemeden sınıfı izleyen hoca, birazdan Picasso'nun resmini alıp Meninas'in bir resmini koyar. Bu resimde sandalyenin üzerinde oturan sarı uzun saçlı bir aristokrat kızının etrafındaki dadıları onun saçını tararken yerde köpeği yatmaktadır. Ve babası arkasından ışık sızan kapıdan kızını izlemektedir.





Ancak ikinci resmi görünce Picasso'nun resmindeki öğelerin ne olduğunu ve bu resmin Meninas'in tablosuna gönderme olarak yapılmış olduğunu farkeder tüm sınıf. Ve Muhan Soysal hiç unutamayacağımız dersini verir:


"Hayatta hiçbirşey Meninas'in resmi kadar belirgin ve net değildir. İş hayatı gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp, Meninas'in resmini görebilenleriniz başarılı olacak, diğerleri kübik şekillere bakıp yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç göremeyecek."



VE SON SÖZ......

Bir saatliğine mutlu olacaksanız, şekerleme yapın
Bir günlüğüne mutlu olacaksanız, balık avlamaya gidin
Bir aylığına mutlu olacaksanız, evlenin
Bir yıllığına mutlu olacaksanız, bir servete konun
Tüm yaşam boyunca mutlu olacaksanız, işinizi sevin...

ÇİN ATASÖZÜ

2 Aralık 2009 Çarşamba

Anlar-2

24 Kasım 2009 Salı

Anlar-1





Uzun zamandan beri çizgi film karakteri Caillou'nun hayranıyız.Aslında yumurcak TV de de oynuyormuş ama ben görmeden D&R dan DVD sini almıştım bu kadar sevince seriyi tamamlayıp ikincisini de aldık.İyi ki de almışız dün akşam iyice farkına vardım.Çok şey öğrenmişiz Caillou'dan.Bölümlerden bir tanesi ayakkabı alınması üzerineydi.Malum bizimde ayaklarımız büyüyor kış için ayakkabı almamız gerekiyordu.Babası ile iş çıkışı beni almaya geldiler ayakkabıcıya gittik.Kendisi beyendi ayakkabısını üç dört tane ayakkabı beğendik, hepsini giydi teker teker hemde orada çalışan abisi " bunu deneyelim mi Ege" dediğinde kuzu gibi hemen oturması yürümesi ayakkabıyı test etmesi de ayrı bir olaydı.Çok şaşırttı bizi Ege şiddetle tavsiye ediyorum Caillou'yu.

10 Kasım 2009 Salı

Seni Çok Özlüyoruz be Atam.....

"İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"

2 Kasım 2009 Pazartesi

Balina ve Gözü....

Artık resim çizerken şekiller belirginleşmeye başladı.


27 Ekim 2009 Salı

Gidelim Gezelim - TurkuaZoo -


İstanbul'un su altı dünyası açıldı.Bizde gittik gezdik.Ege için çok iyi oldu süper eğlendi.Gerçi tünelden geçerken özellikle üstümüzden geçen köpekbalığını görünce biraz korktu , dalgıçları görünce de biraz şaşırdı "anne bak abi suya giymiş bayıklarla yüzüyo" diyerek onların balıkları beslemesini seyretti.Keyifli bir yer ama benim sandığım kadar büyük değilmiş.Deniz kirliliği hakkında bilgiler verilmesi, özellikle denize atılan bazı maddelerin suda oluşturduğu kirliliğin gösterilmesi de güzel düşünülmüş. Köpekbalığı yumurtalarıda çok ilginçti.

Gidilip görülmesi gereken keyifli bir yer.Bu arada çıkışta hediye dükkanına da uğrayın mutlaka...Biz buradan "dişleği" aldık ve iki gün onunla uyuduk.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Doktor Kontrolü


Cumartesi günü doktor kontrolümüz vardı.Aslında bir hastalığımız yok sadece kilo kaybı yüzünden 1 ay önce doktorumuza danışmak istedik.Malum yüzü kaşık kadar kaldı eski resimlerine bakıyorum da bugüne göre toraman gibiymiş kuzum.Sağdan soldan kurt-tenya olabilir söylentileri bizi daha da rahatsız etti.Nitekim toplamda 1 yıl içinde 900 gr kaybımız söz konusu boyumuz 5 cm uzamış ama kilo kaybı olması bir takım tetkikleri yaptırmamızı gerektirdi.Kaka ve kan tahlilleri yapıldı ama çiş !!!!!! bu arada halen bezi atamadık ve daha da bağlandık.Açılınca hemen bezi bağla diye ağlar bile olduk.Hastaneden örnek almak için her türlü edevatı aldık.Dün çiş örneği alayım dedim kıyamet koptu uf oldu diye ağlayıp durdu.Sonuçta diğerlerinin sonuçları çıktı çok şükür bir şey çıkmadı.Bu arada vurdurup vurdurmama kararsızlığı içersinde doktorumuzunda tavsiyesi ile grip aşısı yaptırmıştık yanlız iki doz olarak vurulduğundan bu cumartesi aslında onun için gitmiştik ki tekrar tartıldığımızda 100 gr daha vermişiz.Moralim bu yüzden çok bozuk etraftan -ki buna kendi annem babam da dahil - gelen konuşmalar daha da moralimi bozuyor yok küçükken şunu vermediniz yok bunu vermediniz .......


Hergün değişik yemek yapıyorum iki gün aynı yemeği bırak her ögün farklı yemek yesin diye gece 11 yemek yapıyorum.Değişik yemekler yapmaya çalışıyorum ama iştahsız bir cocuk ne yapayım eline çukulata ver iki saatte anca yiyiyor.Doktorumuz bu iş anladığım kadarı ile bir inat meselesine dönüşmüş dedi.Ne zaman hadi yemek yiyoruz dediğimde başlıyor bağarmaya "ben yemicemmm" diye.Ona bak buna bak o şekilde yemek yedirmeye çalışıyorum.Ne olacak bilmiyorum ama doktorun tavsiyesini dinlemeye karar verdim yemedi mi peki diyecek ve kenara çekileceğim.Ne yedirdiği bir kenera yazacağım,bakalım yapabilecekmiyim kilo kaybını geçtim hastalanacak diye korkuyorum.

İnternette anne çocuk sitelerini gezerken okurdum yemiyor ne yapmalıyım diye gerçekten yemeyen çocuk çok zormuş.......

16 Ekim 2009 Cuma

Yogurt Keyfi

Her hafta yoğurt mayalamama rağmen oğluşum yememekte israr ediyor.Ayran da içmiyor ..düne kadar hazır meyvalı yoğurtları da yemiyorduk ama dün kendisi ben kendim yiyycem diye istedi ve kaşık kaşık yedi.


Keyfimize de çok düşkün olduk.Baby tv karşısında yogurt keyfi.....









Tatil-2

Uzun zaman oldu yine yazmayalı.Oysa bu blogu oğlumun her detayını anlatmak için açmadım mı ben.Kendisi neredeyse abi oldu ben ise onunla ilgili uzun zamandır bir şey yazmamışım.Canım sıkkın aslında, çok şükür önemli şeyler değil.Annemin lafı "varlıktan sıkılmak" bizimkisi halen taşınamadım.Hep bir şeyler eksik agustosda taşınmayı planlıyorduk ekimde geçiyor...



Eylülde Ege ile çıktığımız tatilden bir kesit......






Sadece buzdağının görünen kısmı.Geçen seneden daha zorlu bir tatil geçirdik.

18 Ağustos 2009 Salı

Tatil - 1



Tatil 1 diyorum 2. si inşallah Eylül ayında olacak.İlk tatil yorucu ama bir o kadar güzel bir tatil oldu.Tabi önemli bir nokta ilk defa oğluşumdan ayrılıyor olmamdı.Mart ayında eşimle böyle bir tatili düşünmüş ve ayarlamalarını yapmıştık zaman yaklaştıkca gitmek istemedik hem giderken hem gelirken ağladım Allah kimseyi yavrusundan ayırmasın.Bu durumun dışında yorucuda olsa çok güzel bir tatil geçirdik
Eylül de ise Çağan Ege ile gideceğiz ve hep birlikte eğleneceğiz.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Yeni Ev ve Taşınma Hazırlıkları


Bir süredir yazamıyorum her şey üst üste geldi, yazmak için (sebebini henüz kesfedemediğim) nedense şevkim kırıldı.Bu aralar hareketli günler geçiriyorum ayrıca.Taşınıyorum.Yeni bir ev yeni bir heyecan dedim ama bu heyecan artık kendini yorgunluk ve strese bırakmış durumda.

Şu ustalar ile uğraşmak meğer ne kadar zormuş.Başında olduğun zamanlarda bile çileden çıkartabiliyorlar insanı ki çalışan bizler için bu daha da zor bir hal alıyor.Hr akşam eşim ve ben ya yapı markette ya da dekorasyon firmalarında, modoko da , döşemeci de Çağan Egenin yemek saatine kadar bir şeyler bakıp alel acele eve dönüyoruz.Tabi bununla bitmiyor yemek ye, sofrayı topla ve ertesi günün yemeğini düşün yap , neyi nasıl yaparız diye ayrıca kafa patlat yani yakında gerçekten beynimi bir yerde bırakacağım ama……
bir de araya tatil sıkıştır daha önceden ayarlanan tatil maalesef bu zamana denk gelince hele ki deniz güneş kum değil de gezi amaçlı bir tatil olunca iş iyice çığrından çıkmış durumda. Şuan yorgunluktan bitap haldeyim ama bitirilmesi gereken bir ev ve taşınması gereken eşyalar var.

Hadi Yasemin sen yazmayı bırakta en iyisi ray dolabın iç yerleşimi hususunda biraz kafa patlat….

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Minik Kuzu Kırpıldı.


Saçsız doğmuştu oğluşum.O yüzden biraz uzatalım istedik anne ve babasının saçları dalgalı olunca lüle lüle görelim istedik.Ama sonrasında bu isteğin onun için eziyet olduğunu anlayınca soluğu berberde aldık.Sonrası karışık bir duygu.Biraz hayret biraz da onu büyüdüğünü daha fazla hissedip sevinmek üzülmek arası bir şey.Bir saç bu kadar mı değiştirir benim minik oğluşumu .İki gün kendisine kimsin sen dedik, oda hep “Ege Paşa” diyerek karşılık verdi.


Sonuç minik adam oldu bizim minik kuzu.

22 Haziran 2009 Pazartesi

2 yılı geride bıraktık....




Koskoca iki yılı geride bıraktı oğluşum bugün.


İlk yılı hatırlıyorum nasıl geçtiğini arkasına koyduğum yastıkları,İlk katı gıdalara geçişini,ilk adımlarını,ve ilk yaş günü sonrası hastalandığı daha dün gibi aklımda.
İkinci yıl ise çok hızlı geçti , bazı kareler bırakarak geriye….


Kafasını çarptığında düştüğünde “Ege donk”deyip kafasına vurmasıyla ,sana hediye aldık dediğimizde hediyeyi getirmemiz için beklemesiyle, ilk topitop şekerine dil uzattığında, kedi gibi dondurma yaladığında , oyuncağı kırıldığında “amin dede” demesiyle,kendince bir şarkı uydurup kol bastı oynamasıyla,”mor meme” isteyip şayet mor renk meme verilmediyse istemeyip memeyi atmasıyla, şaşırdık hep.






Doğum gününde 2 yaş pastasını bilinçli olarak belki 5 kez üfledi.Üzerindeki ma’ları (balık) Penguenleri (pepe) hemen eline alıp, bağararak söyledi isimlerini “e pasta onun tabi bizde karışmadık..Hediyesini sanki elinden kaçıracaklarmış gibi hızlıca açtı.


Artık çok daha keyifli onunla geçirdiğimiz vakitler umarım bir ömür boyu daha nice sağlıklı, mutlu doğum günleri kutlarız.



İyi varsın bir tanem iyi ki doğdun.

22 Mayıs 2009 Cuma

Adanalı Şenol Kolcuoğlu

Eşimin Adana'ya gitmesi benim işime yaradı çok güzel bir mekan keşfetti.İstanbul bayisi sahil yolunda henüz yeni açılmış 1 ay kadar olmuş.Gittik inanılmaz ölçüde yedik içtik (güya artık dikkat edecektim) bu kadar yeme içmeye çok az para ödedik.Menü diye bir şeyleri yok sayılır.Otomatik olarak mezeler geliyor masaya sonrasında ise metrelik kebab.O kebabı mideye indirdikten sonra meyva ve tatlı ziyafeti üstüne çay kahve.... anlatırken şiştim .

18 Nisan 2009 Cumartesi

Şiddetle Tavsiye Edilir-Dolpinarium


Sonunda bizde gittik.Çok önceden duymuştuk metini ama bize uzak olması hemde oranın soguk olduğunun söylenmesi üzerine geciktirmiştik gitmelerimizi.Tabi bir de hafta sonu kalabalık olur diye işten izin alıp hafta içi gitmek daha iyi olur diye düşünüyorduk hep.Ama hiçde öyle olmadı çok sakindi.Aldığımız bilgi dahilinde en önde oturmayın ıslana bilirsiniz denildiğinden ikinci sıraya oturmayı tercih ettik.Ama sanıldığı gibi önde de oturulsa ıslanma olasılığı o kadar fazla olmuyor.Çok soğuk da değildi ( arabada 22 derece gördük bugün onuda belirtmekte fayda var.)Heyecan içinde içeriye girdik benim kafamda canlandırdığım gibi değildi bir kere havuzu büyük diye düşünmüştüm beklediğimden küçüktü.Ama neme lazım Darıca Hayvanat Bahcesinde ki gibi hayvanlara acıma hissi duymadım temiz pak tı herşey.Gerçi kendi tabiat ortamlarında olsalar daha mı iyi bilemiyorum ama , o zamanda bizlerin görme şansı olmazdı sanırım.Ayrıca çarşamba günü izin alıp karşıya geçtiğimizde sahilde yürüyüş yaparken inanamadım denizin üzerinde yunus ölüsü vardı? yer yer parçalanmıştı vücüdu çok üzülmüştüm.Burada ki hayvanların barınaklarını ,ne yediklerini görmedim.Umarım hepsi güzel bakılıyorlardır.Çünkü gerçekten bunu hakediyorlar.İlk önce Beyaz Balina nın gösterisi , Mors gösterisi daha sonrasında o muhteşem deniz memelileri "yunuslar" ın gösterisiyle büyülendik.Ege ilk şaşkınlıkla karşıladı yine, bu kadar büyük balık hayal etmiyordu anlaşılan.Gördüğü balıklar resimlerden yada her hafta balık almaya gittiğimiz balıkçıda gördükleri balıklardan ibaretti.Ama oğlumu da takdir ettim.Hiç sıkılmadan sonuna kadar izledi gösteriyi.Gösteri sonrası isteyen yunuslar ile resim çektirebilir anonsu yapıldı.Bugünün anısına resimde çektirdik.Ege dokunmaya korktu bende ilk defa elledim çok güzel bir duyguydu.Onlarla yüzmek istedim birden.Oda mümkünmüş aslında 200 TL verip 10 dk yüzebiliyormussun.Ondan öncesinde gitmek isteyenlere bir kaç not biletlerde yer seçimi diye bir şey yok.Biletini alıp 10 dk kala sıraya giriyorsun.Fotoğraf çekmek ve video serbest,otopark ücretsiz ve büyük önüne kolayca park edebiliyorsunuz, Cafesi mevcut ve çokda temiz çocuğunuz için tost gibi aparatifler mevcut.


Gitmek isteyen herkeze şimdiden iyi eğlenceler dileriz.

13 Nisan 2009 Pazartesi

İyi ki Doğdun Kocacım...


Bu cumartesi eşimin doğum günü için bir organizasyon yaptım.Tüm aleyi bir araya topladım ve tabiki pastacı Rapunzel'in pastası onun için büyük bir süpriz oldu.Tekrar kendisine teşekkür ederiz.Almak için ne bahaneler uydurduğumu ben bilirim.Yaş ilerledikçe nedense doğum günleri kutlanmak istenmiyor yada ben öyle düşünüyorum .Yada değişik bir şeyler olmalı hediye almak pasta almak genelde doğum günü ,için yapılması gereken düşünceler ama bu sefer en azından hediyeler farklı oldu.En azından maddi anlamda bir hediye almadım.Kendi emeğim ile Ege'nin ağzından ona güzel bir slayt show hazırladım.İzlerken gözleri doldu.Tabi bir de Ege'nin getirip hediyeyi vermesi ayrıca bir güzellikti.
Her günümüz birbirimizi daha çok severek ve birbirimize daha çok bağlanarak geçsin.

İyi ki Doğdun Aşkım.Nice Senelere

6 Nisan 2009 Pazartesi

Bizde Gittik ama......


Geçen sene gitmek çok istemiştim ama Ege küçük olduğu için pek bir şey anlamazdı.Baktık hava güzel kitaplarda gördüğümüz hayvanların gerçeklerini görelim istedik.Ege'nin tepkisini de doğrusu çok merak ediyordum.İlk girerken kapıda kuş heykellerini görüp başladı "lelekkk lelekk"diye eli ile gösterip bağarmaya.İlk girişte papağan gibi kuş grupları yer alıyor.Hemen "papa papa" diyerek yanına gittik ama o kuşlardan o kadar gür ses çıkacağını düşünemedi benim kuşum.Kuşlar öterken o sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıp havaya falan baktı ve korktu...sonrasında onun tabiri ile maamunları gördük her gördüğü hayvanı hemen hemen hepsini tanıdı.Yani o çok mutlu olmuştu.Bende tavsiye ederim ama ilk açıldığındaki gibi asla olamadı Darıca Hayvanat Bahçesi , gezerken Ege'nin mutluluğu yanında o hayvanlar için üzüldüğümü hissettim.Bunlar penguen derken o penguenlerin küçük bir kaya parçasının üzerinde oturuşlarını kirli azıcık bir su bulunan, barınak demeye bin şahit isteyecek yerlerini görmek, akvaryum camlarının çatlaması ve bunları yapıştırarak çözüm alınması,bazılarının lambalarının yanmaması ve hiç güneş ışığı alamamaları , beni kahretmeye yetti. Yani Darıca hayvanat bahçesi SOS işareti veriyor acilen çözüm bulunmalı.

16 Mart 2009 Pazartesi

Bir çadır bu kadar mı mutlu eder bizi....


Uzun zamandan beri aklımdaydı özellikle Çağan Ege masaların altında gezmeye başladığından beri.Sonunda aldık ve sezgilerim doğru çıktı bizimkisi çadırın içinden çıkmak bilmedi.
Çok ama çok sevdi.

12 Mart 2009 Perşembe

İyi ki doğdun Melis Nice Senelere.....



Bu hafta sonu arkadaşımızın kızı Melis'in doğum günü vardı.Kendisi 1 yaşına bastı.


Çağan Ege'yi çok sevdi ama bizimkisinin uyku sorunu olduğu için ortama adapte olamadık ve Melis'in pastasını görme fırsatını bile bulamadan anneannesine bırakmak zorunda kaldık Ege'yi.Oysa evde mum söndürme provası bile yapmıstık neyse kısmet değilmiş....




İyi ki doğdun Melis güler yüzün hiç solmasın, sağlık, mutluluk hep seninle olsun.

9 Şubat 2009 Pazartesi

Hafta Sonu

Malum kolumuzun yanması ve üstüne hastalanmamız nedeni ile hafta sonları plan yapamamıştık.Aslında amacımız tiyatroya gitmekti ama ne bileyim biraz pipirik davranıp henüz daha yeni iyileşmişken kalabalık alana Ege 'yi götürmek pek cazip gelmedi.Halen antibiyotik kullanıyoruz ve çarşamba günü kontrol randevumuz var.Bakalım kulağımızda biriken sıvı ne durumda.Havanın kötü olacağını biliyorduk ama cumartesi günü karanlık ve kapalı bir hava olmasına rağmen oldukça sıcaktı.Bu yüzden çok sevdiğimiz deniz kenarında bulduk kendimizi.Ege'nin en sevdiği şey " denize taş atmak" .
Havanın bu şekilde olması insanların dışarıya çıkmasını veya kapalı alanlara gitmesine neden olduğundan oldukça sakindi dışarısı.Bol bol taş attık.Taş atarken uçak geçti.Bizimkisi aynen uçağı gösterip vufff vufff diye ses çıkarıp elinle nasıl uçtuğunu taklit ederek bize uçağı gösterdi.Arkasından bir de helikopter geçmez mi? "pata pata " " pata pata" yaparak onuda heyecanla bize gösterdi.Yanlız koptuğum an denizde martının yüzmesini gördüğünde "vaa vaa"diyerek bana martıyı işaret etmesi oldu.İlk başta anlamamıştım ama martının o şekilde denizde yüzmesini ördek zannetmişti benim minik oğlum.
Pazar günü ise Nehir ile nihayet görüşebildik.Fotograf makinamız vardı ama bir türlü ikisini yan yana getirmeyi başaramadık.Neyse bundan sonra zaten aynı oyun grubunda olduğumuz için nasılsa bol bol görüşeceğiz.

3 Şubat 2009 Salı

Nihayet Sorun Çözüldü...

Hemen hemen 2 aydır bilgisayarımda birşeyler oldu.Nedense yazılarıma resim ekleyemiyordum.İlk başta bloger dan kaynaklanan bir şey zannettim ama blogları dolaştığımda benden kaynaklandığını anladım.Ama sorunu anlayacak bir babayiğit bulamadım.Neyse sonunda şirket IT sorumlusundan destek aldım ve nihayet sorunum çözüldü.

30 Ocak 2009 Cuma

Bugünlerde.....

Biliyorum son günlerde blogumu ihmal ettim.Blog arkadaşlarımı da.İşyerinde yoğun günler geçiriyoruz " bu krizde ne güzel yoğun olabilmek" diyorsanız güzel bir yoğunluk olmadığını söyleyebilirim.Üstüne üstlük hastayız hemen hemen 1 haftadır çok yüksek olmasa da ateşimiz var .Ben işteyken bana ulaşamayıp doktora bile götürmüşler ağlamasına dayanamayıp.Bogaz kültürü yapılmış sonuç - Grip-

Şu soğuklar bitse artık yaz gelsin artık diyorummmm.Ege bir yerden kapmasa mutlaka ya ben ya eşim bir yerden kapıp eve getiriyoruz tabi bir de bakıcı.Aslında grip aşısı vurulduk bu sene geçen sene ki gibi yataklara düşmedim sadece ayakta hafif geçiriyorum.Ama bu durumda Ege kapmış oluyor.Neyse daha kötüsü olmasında.

18 Ocak 2009 Pazar

Yandık...

Cuma günüydü içimde iki üç gündür bir sıkıntı zaten vardı sebeb buymuş belki de.Kuzum yandı.Bakıcımız arıyor bir yandan da ağlıyordu "Ege yandı" dedi.Her zaman nescafeyi aslında Ege uyurken içer ama o gün uyumadan yapacağı tutmuş bizimkininde hiç adeti değildir örtüleri çekmek ama onunda masadan örtüyü çekeceği tutmuş .O anda gözlerimde yaşlar akmaya başladı .Şoka girmiştim.Hemen taksiye atladım kafamda"nescafe ne kadar yakabilir ki" diye düşünüyor bir yanda da şükrediyordum.Ya yüzüne dökülseydi ya gözüne gelseydi.O duygular ile geldim eve ama kolunu görünce haykıra haykıra daha da ağlamaya başladım ; insan serin kanlı olamıyor ne kadar kendimi taksi de teselli ettiysem hepsi o manzara karşısında yok olmuştu.Ben ağladıkca kuzum baktım daha da fazla ağlıyor işte o zaman kendime geldim.Hemen hastaneye gitmeliydik.O anda sadece acısını düşünebiliyordum .Hastaneye geldiğimizde ise acildeki doktor bakıp "kolunu bükmeden sarmalıyız yoksa yapışır ve o şekilde kalabilir kaslarda problem olabilir demez mi" o anda yanığın daha kötü sonuçları olabileceğini daha iyi anladım.Doktorlar en kötüsüne insanı alıştırıyor galiba.Plastik cerrah görmeli dediler.Tabi kuzumun kolunu sararlarken ağlamaktan sesi kısılmıştı.Allah kimseye yaşatmasın korkunç bir duygu.Tabi daha kötülerini de yaşatmasın.Hastanede plastik cerrah olmayınca başka yere götürmeliydim.Bu durumda insan o kadar çok desteğe ihtiyaç duyuyor ki sağolsun işyerimden müdürüm olsun tüm arkadaşlarım beni yanlız bırakmadılar o esnada durumu öğrenip başka bir yerden plastik cerrah için randevu alıp bana haber verdiler.Hepsine çok teşekkür ediyorum.Kuzum omzumda sızdı eve dönerken.Bu ana kadar babasına haber vermemiştim.Sonrasında plastik cerraha birlikte gittik bu an çok önemliydi Ege'me bir ilaç verdiler sakinleşmesi için sonrasında bandajı açıp baktılar ve " benlik bir şey yok" dedi.2.derece yanık . Yani ilk söylenilen şey söz konusu olmayacaktı işte o anda rahat bir nefes aldık.1 hafta gün aşırı pansuman yapılıp kolu sarılacak enfeksiyon kapmaması gerekiyormuş.Bu arada cenesi ve boynunda da yanıklar mevcut ama onlar kolu kadar yoğun degil.

Verilmiş sadakamız varmış.
Bakıcımıza gelince çok üzüldü.Tabii daha dikkat etmesi gerektiğini umarım anlamıştır.

5 Ocak 2009 Pazartesi

Başlıksız..


Bir başlık bulamadım.Aslında yazasım da yok.Geçen zamanda geriye dönüp baktığımda -pek önemli değil-ama yazacak şeyler olmadı değil.Mesela bahsetmediğim ama alırken çok keyif ve heyecan duyduğum Ege'nin masa sandalyesi.Kuzum artık o şahane resimlerini küçük bir adam gibi masa ve sandalyesinde çiziyor.Kitaplarını genellikle burada bakıyor.Ama masanın üzeri ve sandalyeleri şuan için görmeniz gerek her tarafı çizik içinde olsun yine de duvarlara çizmesinden daha iyi oldu.

Her hafta pazar günü gittiğimiz oyun grubu da çok güzel gidiyor .Okula gidiyoruz dediğimde elinin üstünü gösteriyor hep.Oyun sonunda eline palyaço baskısı yapılıyor da...Önceden biraz çekingen davranıyordu şimdi açıldı , mesela tünellerden geçemiyordu şimdi sorunsuz geçebiliyor.

Aslında Ege herzaman temkinli bir çocuktu .Mesela biz hiç koltuktan arkanı dönüp ayaklarını sallandırıp ineceksin demedik.O bu şekilde inmeyi kendi öğrendi.Yada bir şekilde kendini belli ederek sesini duyurarak inmesi gerektiği yerde bekledi.Ağzına yabancı bir madde hiç koymadı yerde bulduğu ilgisini çeken nesneyi elinde inceleyerek bana uzatmıştır.Bunun sebebi istahsız bir çocuk olmasına bağlanabilir belki ama güzel bir yön diye düşünüyorum en azından küçük bir nesneyi etrafta bıraktığımda korkum yok ama tabiki yine de etrafta bırakmamaya çalışıyoruz.


Oyun grubundan çıktıktan sonra şayet yağmur yağmuyorsa açık havada biraz turluyoruz.İlk çıktığımızda kahvaltı edemediğimizden simit almıştık.Yürürken tek tük güvercinleri görüp simit atmamla birlikte o kadar çok kuş uşuştu ki ve artık bir alışkanlık edindik kuşlar beslenecek Ege de bu durumu çok sevdi.Kuşlara yem atarken yüzündeki mutluluk ifadesi her şeye bedel.Simidi atıp kuşlara "mama" "mama" demesi de çok komik.




Artık evdeki Öykü ablasından kalan onun tabiri ile "deh" " deh" ede binebiliyoruz.


Kısacası Ege çok hızlı büyüyor bizde de onu doya doya yaşaması kalıyor.Ne kadar doyabilirsek tabiii..


 
Template by suckmylolly.com