29 Temmuz 2008 Salı

Ege'den Son Haberler


Karıştırmadığımız yer yok.

25 Temmuz 2008 Cuma

İyi ki Doğmuşum

23 Temmuz doğum günüm .Bu sene nedense yaşgünümün hiç hatırlanmasını istemedim.Ama sağolsun sevdiklerim beni yanlız bırakmadı.Benim tatlı Topik'im bile çiçek gönderdi.Sevgili eşime sonsuz teşekkürler.İşime gönderdiği sade ama bir o kadar da güzel bir çiçeğin ardından yine bir süpriz yapıp bana doğum günü pastası yaptırmış ama bu pasta farklı bir pasta.3 kişilik bir ailenin sımsıkı sarılmış fotografından oluşturulmuş bir pasta.O yüzden kesmeye kıyamadık kenardan kenardan kestik ve yedik.Birlikte olmanın sevincini çok yoğun hissettim bu yaşgünümde .

Umarım sağlık ve mutluluk içinde sevdiklerimizle birlikte güzel bir ömür geçiririz.

22 Temmuz 2008 Salı

1 yıl 1 ay


Oysaki yeni doğum gününü kutlamıştık.Ne çabuk geçmeye başladı şu zaman.
Artık fotografını bile çektirmiyorsun bi güzel poz vermiyorsun :)

15 Temmuz 2008 Salı

Her dosya bir hayatı barındırırmış içinde....



Çalıştığım yerde işim gereği kişilerin sicil dosyaları elimden geçiyor.Bakıyorum da aslında her dosya bir hayat barındırmış içinde.O yüzden gizli ve özel olsa gerek.Özellikle emekliliğini hak etmiş kişilerin dosyalarına baktığımda ilk işe giriş resimleri siyah beyaz ve çakı gibi delikanlı yada genç kız.Gözlerinin içi parlıyor sonra evlilik cüzdanları dosyaların içine girmiş, sonra doğum kayıtları, nufus cüzdanları..bir iki.. ilk resimdeki o pürüzsüz cilt yavaş yavaş zamanın izlerini göstermeye başlamış.Saçlar kısalmış, bedendeki yük fiziken ve ruhen artmış.Gözlerdeki ışıltı yerini yorgun bakışlara bırakmış.Bazıları eşlerinden ayrılmış boşanma dilekçeleri dava dilekçeleri girmiş dosyaların içine.Defin kağıtları girmiş ölümler yaşanmış anne, baba, eş, kardeş,evlat.......


Emekliliği hak ettiklerine yine de seviniyorlar bizleri düşününce . Bizler 65 değil ama cocuklarımızın 65 yaşına kadar çalışmaları gerekecek.O yaştan sonrasında ne yaşanabilecekse..Şuan ben bile kendi emekliliğimi düşünemiyorum.Çalışmak zaten yaşam mücadelesi ile geçecek hele çocuk olunca artık ondan sonra hep onun geleceği için çalışılacak farklı bir konumda rahat yaşayabilmesi kendini hayata hazırlayabilmesi için.Ve aslında şuan düşünemediğim zaman çok çabuk gelmişde geçmiş olacak.Aynı şekilde benim dosyama bakan kişilerde aynı şeyleri belki hissedecekler.

Umarım hayat fazla yara almadan mutlu,sağlıklı,sevdiklerimizle birlikte güzel yıllar geçirmeyi nasip eder.




9 Temmuz 2008 Çarşamba

Sonunda Oldu Bizim Lokum Suya Girdi

Haziranın ilk haftası tatile çıkarken ne kadar heveslenmiştik Çağan Ege ile ilk tatilimize çıkacak denize ve havuza ilk defa girecek hep birlikte yüzecektik .Hatta abartıp karar veremediğimizden 2 tane şişme tenteli deniz botu almıştık.Ama maalesef hevesimiz kursağımızda kalmıştı Çağan Ege'yi ne denize ne de havuza sokabilmiştik.O deniz kenarında kumlarla oynamayı tercih etmişti.Ben ise bir ara kendimi kaybedip belime kadar denize girdiğimi hatırlıyorum kucağımda ise çığlık çığlığa bağıran Çağan Ege.. Eşim beni kendime getirmişti" ne yapıyorsun cocuğu korkutuyorsun " diye.Aslında cocukluğumda denize ilk girişim ile ilgili ilk karedir bu durum ve nefret ederim. Sonrasında ise hiç karışmadık ara sıra deniz kenarında suya yaklaştığı oldu dalga gelince hemen karaya doğru kaçıyordu oyun haline getirmişti bu durumu.




Aslında ilk yıkanmaya başladığı andan itibaren suyu hep sevmişti Çağan Ege ..Yaz gelince banyo seremonisi uzun sürdüğü için onu duşta yıkamayı tercih ettik ama o bu durumdan hiç hoşlanmamıştı ve sanırım suya tepkisi de bundan sonra oldu.Taki geçen hafta sonu Öykü ablasını terasta havuzun içinde görene kadar.Üstünü değiştirene kadar bile bekleyemedi.Attı kendini suyun içine.Başladı ayaklarını ellerini çırpmaya.Öykü ablası yüzdükçe ona bir şeyler söyleyip sevinç çığlıkları atmaya.Yıkanma işinde de eski yönteme döndük.Artık sudan çıktığı zaman ağlamaya başladı umarım hep böyle devam eder.


Ege artık herşeyi anlıyor aile kim kimdir biliyor.Babayı,anneyi,dedeyi,anneanneyi,babaanneyi kıvanç'ı,amcayı .... elinle göster dediğimizde gösteriyor. Tatilde başlamıştı yiyeceklerini bizimle paylaşmaya.Eline meyva,biskuvi verdiğimizde bizimde yememiz için uzatıyordu o yiyeceğin tadı benim için bambaşka.Bu hafta ise hiç öğretmemize rağmen eline geçirdiği çay tabağı ve kaşığı ile hayali olarak bize yemek yedirmeye başladı.Dedesinin kucağına oturup 1 saat kitaplarına bakabiliyor hatta o kadar seviyor ki elimize kitapları tutuşturup sürekli olarak ona anlatmamızı istiyor.Umarım bu huyuda değişmez ve kitapları sever.Ben eskiden okurdum ama şimdi hiç zaman bulamıyorum.Aslında bu da bir bahane ama bu zamanımı oğlumla geçirmeyi tercih ediyorum.
(Bizi Korkutan Ege)
Kediyi,kuşları,köpeği artık tanıyoruz köpek görünce hemen başlıyoruz " hev hev" demeye.Su isteğimizi ise buuuuuu diye söylemeye başladık.bazen o kadar abartıyoruz ki o dudaklarını buuuuu derken titretiyor.Babaannesinin solonunda oturmak için tabura şeklindeki develerin üzerine kendisi çıkıp başlıyor dıgıdık dıgıdık sallanmaya deveyi anlatmak zor olduğu için onları at diye öğretmiştik.Tek üzüldüğüm nokta ise gece saat 08:30 dan sonrasında hiçbirşey yediremiyoruz gece uykusunda biberon ile ne mama ne de süt içirebiliyorum.Sabah 08:00 e kadar bana göre aç..Çocuklarının peşinde yemek yedirmeye çalışan anneleri görür kızardım veya deli gibi yemek yedirirken çocuğu oynatmaya çalışanları.Ama büyük söylememek lazımmış.Biz o derece değiliz ama "yok büyük konuşmak yok" bundan sonra.Şayet çocuğumu birebir ben bakıyor olsam konuşabilirim ama bakıcı elinde, annane,babaanne,dedeler işin içine girince ipler sizin elinizde olmuyor maalesef.

Yürümeyi pek düşünmüyoruz emeklemek daha kolayımıza geliyor.Tay Tay denilince çocuklar ayakta durmaya çalışır ya ( eskilerden öğrendiğimiz) bizimkisi o lafı ettimiz an hemen poposunun üstüne oturuveriyor.Ya yanlış anlattık yada işine gelmiyor :) O Hergün yeni birşeyler öğreniyor bize ise seyretmesi kalıyor.

1 Temmuz 2008 Salı

Özde Değil Sözde Dostluklar...

Bir süredir bloguma yazasım gelmedi.Çağan Ege' nin doğum günü , hastalığı derken çok yoruldum.Ama asıl neden bunlar değil yorgunluk bir şekilde ayağını uzatıp biraz kestirmekle geçer ama kalp kırılması o kadar kolay geçmiyor.Hele ki dost zannettiklerinden bir yara almıssan.Çevreme bakıyorum da aslında dostluk diye bir şey kalmamış herşey çıkar ilişkisine dönmüş.En azından benim çevremde.
İnsan verdiği değere değil de geçirdiği zamana yanıyor.
Ama buda bir deneyim her şeyde olduğu gibi insan yaşayarak öğreniyor.
 
Template by suckmylolly.com